25 Aralık 2012 Salı

farklılıklar ve sınıf kavramı


Farklılık kavramı çoğunluğun azınlık üzerinde kurduğu baskıdan oluşur. Çoğu yerde bu cümleyi duymuş olabilirsiniz. Ama neden bu baskının olduğunu anlatıcam ben. Tabii anladığım kadar.
İnsanlar toplumlar halinde yaşarlar ve bu toplumların kuralları olması gerektiğine inanırlar. Ve aslında insanları suçlu yapan bu kurallardır. İnsanlar toplum halinde yaşamaya alıştığından ve kuralların onları koruduğuna inandıklarından kendine bireysel kurallar koymazlar. Bu yüzden bazı zamanlarda nefsine hakım olamayıp toplumsal kuralların dışına çıkarlar. Tabii ki toplumun hukuki kuralları olduğu gibi birde ahlaki kuralları ve tabuları vardır.  Farklılıklar bu şekilde oluşmaya başlar. Bu tabuların dışında hayat süren insanlar farklı kabul edilir. Şu an aklıma gelen ilk örnekler dövme ve uzun saç gibi. Çoğunluğa uymadığı için farklı görünürler. Aslında bu dışlamanın merkezinde korku, kin ve inkar vardır. Çünkü azınlık çoğunluğun yıllarca kaçındığı ve kendini koruduğu şeyleri temsil eder. Mesela uzun saç homofobiyi, dövme ise kendine bilerek acı çektirmeyi.

Sınıf kavaramı çok daha basittir. George Carlin’ın dediği gibi “Ben bu ülkedeki ekonomik ve sosyal sınıfları nasıl tanımlıyorum biliyor musunuz? Üst sınıf tüm parayı kendine saklar, hiç vergi ödemez. Orta sınıf tüm vergiyi öder, tüm işi yapar. Fakirlerse sadece orta sınıfı korkutmak için vardır. Orta sınıfın işe devamını sağlamak için...” bütün sınıfsal mücadelenin başında da bu sebep var gibi. 

20 Aralık 2012 Perşembe

farklı olmak

Bulutlu bir öğleden sonra, ılık bir hava… Kapalı kapılar ardında son ders başlamıştı. Öğrenciler bu gereksiz seferberliğe kırk beş dakika daha katlanmak zorundaydı. Öğrenciler sessiz ve ruhsuz; ortamdaki tek ses kağıtların üzerinde gezinen ve tahtadaki ‘islamiyet öncesi türk edebiyatı’ başlıklı yazıyı kağıda geçiren kalemlerin sesi idi. Sınıf duvarları mavi yeşil karışımı insani içine hapseden bir renkti, duvar boyu uzanan kara tahtanın üzerinde demir baş Atatürk portresi, gençliğe hitabe ve istiklal marşı asılıydı. Gözlüklü ve dominant yapılı öğretmen on dakikada bir kurbağa suratını gazeteden kaldırıp tehditkar bakışlarla öğrencileri süzüyordu. Sessizliği son zilin sesi bozdu. Tek tip giyinen öğrenciler robot gibi programlanmış gibi işlerinden başını kaldırıp defterleri çantalarına koydular ve tek sıra halinde sınıftan çıkıp gittiler.
Ertesi sabah öğrenciler sınıfa girdiklerinde her zaman ki gibi tahta da yeni bir yazı vardı. Öğretmen yine masasında gazete okuyor sınıfa giren öğrencilere bakmıyordu bile. Öğrenciler yerlerine oturmayı bitirmiş defterlerini çıkarıyorken kapıda biri belirdi. Beyaza yakın sarı bir tonda sarı saçlı, küçük burunlu, etrafa meraklı gözlerle bakan bir kız. Çok beyaz bir yüzü vardı, açık pembe bir kot ve askılı sarı bir buluz giymişti. Kırmızı kare desenli bağcıklı bez ayakkabıları vardı. Kapıda belirdiği andan itibaren bütün gözler ona donmuştu. Öğrencilerin defterlerini çıkartmayı bıraktığını fark eden öğretmen de öğrencilerin baktığı yöne baktı ve kim olduğunu sordu. “Benim adim Kader. Yeni kayıt oldum” dedi. Öğretmen yeni öğrenciyi baştan aşağı süzüp “Boş bir yere otur” dedi.
Bütün gözler ona ayıplar gibi bakarken yerine oturdu. Çünkü o farklıydı farklı olmaması gerekirdi, bu yaptığı büyük bir ayıptı. Bütün öğrenciler tekrar yazı yazma işlerine geri dondu. Farklı olan ne olduğunu anlamadan etrafına bakındı çünkü bu ders işleyişine alışık değildi. Öğretmen kurbağa suratını kaldırıp öğrencilere baktığında farklı olan öğrencinin elinin havada olduğunu gördü. Öğretmenin gazetesinin hışırtısını duyan öğrencilerde kafalarını yazıdan kaldırıp öğretmenin baktığı yöne baktı. Eli havada olan kız artık herkesin ona baktığını anlayınca konuşmaya başladı. “Neden konuyu siz anlatmıyorsunuz?” dedi. Bütün sınıftan derin bir iç çekiş duyuldu. Çünkü soru sormak büyük bir ayıptı. Öğretmen sınıfa susmasını işaret ederek farklı kız hitap etti. “Öğrenmen gereken bilgiler bunlar defterine yaz ve ezberle.” dedi. Fakat farklı kız o ders hiç bir şey yazmadı. Teneffüs zili çaldığında öğretmen sınıftan çıkana kadar kimse yerinden kalkmadı. O gidince öğrenciler kalkmaya başladı. Bu sırada faklı olan yanındaki öğrenciye “merhaba.” dedi. Bir süre bekledikten sonra “Ben Kader.” dedi. Ama yine karşılık bulamadı. Bahçede herkes ona garip garip bakmaya devam etti.
Farklı kız insanların onana neden bu şekilde davrandığını anlamadı. Neden diye düşündü. ”Giydiğim kıyafet yüzünden herhalde.” dedi. Ertesi gün oda herkes gibi tek tip üniformayı giydi, ama gömleği dışarda ve kravatı gevşekti ve okulun kapısına geldiğinde ona farklı olmaması ve dikkat çelmemesi söylendi. Bunu neden söylediklerini anlamadı. Onda farklı olan neydi. O gün içinde de kimse onla konuşmadı. Ertesi gün beli toplu ve kravatı sonuna kadar çekikti ama bu seferde resim dersinde kendi istediği resmi çizdiği için azarlanmıştı. Farklı kız ne yaparsa yapsın onlara yaranamadı. Her seferinde bir şeyler yüzünden farklı bulunuyor ve dışlanıyordu. Sonunda artık insanların onu asla kabul etmeyeceklerini anlayınca kendini iyice onlardan dışladı ve artık kendi istediğini giyiyor, kendi istediğini yazıp, kendi istediğini çiziyordu ve sürekli ceza alıp dışlanıyordu. Artık diğer öğrenciler ondan korkmaya başladı. O yokken onu aşağılıyordu. Farklı kızın notları gittikçe düşüyor ve öğrenciler hala onla konuşmuyordu. Sonunda okuldan atıldı ama böyle daha mutluydu çünkü o farklıydı.