Güneş her şeyi ve herkesi besleyen
ışık top. Göründüğü gibi kusursuz, yakıcı ve hayat verici. Güneş yeni bir gün
başlarken doğsa da en sonunda bizi hep karanlığa terk etti. Ve halada aynı
istikrarla buna devam etmekte. Her zaman seni sevdiğini söyleyip de yine de
terk eden sevgili gibi. Seni ona en ihtiyacın olduğu zamanda bırakıp giden
sevgili gibi. Bende yaptım bunu. Çok iyi bir insanı bana ihtiyaç duyduğunu
düşündüğüm bir anda ayrılmaya ikna ettim. Anlaşamasak da, ortak zevklerimiz
olmasa da, bazen beni gerçekten sıksa da bir şeyler paylaşmış olmaktan mutluluk
duyduğum insan… Emin ol seni hala seviyorum.
Bu güne kadar emin olun birçok
kişiyi sevdim. Kendimi bildim bileli birilerini seviyorum, birilerine aşığım.
Ve o birilerini hala seviyorum. Onlar benim batmayan güneşlerim. Sevmekten
vazgeçtiğim an ümitlerimde bitecek gibi. Çok fazla olmasalar da eski
sevgililerim benim elimde olan yegane yaşanmışlıklarım. Yaşayamadığım anların
hayalini yaşıyorum benliğimde. Yaşadığım anda hayal kırıklığını tadıyorum tekrar
ve tekrar.
Gerçekten sevdiğim bir arkadaşım
sevdiği kişilerin kusurlarını gördükçe onlarında insan olduğunun hatırlıyorum
demişti. İnsan ve ulaşılabilir.
Arkadaşlar kalır, kalıcıdırlar. Sevgililer, kızlar, erkekler gider ama dostlar
kalır. Gitmesin istediğim insanlar hep gitti. Şuan olduğumdan daha küçükken
anasınıfında en iyi arkadaşımı benden almışlardı. Başka sınıfa vermişlerdi ama
o yaşta bize göre başka sınıfa gitmek başka ülkeye gitmekle eşdeğerdi. Birkaç
kez sınıfına gittim ama dostluğumuz aynı olmadı. Şimdiye kadar hiçbir arkadaşım
ölmedi. Bir arkadaşı toprağa vermek nasıl bir şey bilmiyorum yada yakın bir
akrabayı. Bu güne kadar bana en yakın babaannem öldü. Onun öldüğü yaşta da daha
bu tarz şeyleri düşünecek kapasitede değildim. Bilmiyorum belki hala
değilimdir. Olmaya çalışıyorum. Bizden alınan şeyler her zaman daha kıymetli
geliyor sanki. Ama bazen biz bilerek uzaklaştırıyoruz bizden bazı şeyleri bazı
kişileri.
Bazı dönemler birilerini sevmeye çok
ihtiyaç duyuyorum. Bazen de en olmadık zaman da birilerine vuruluyorum.
Takıyorum kafayı sonuç bir bok yok. Genelde yazılarımda küfür etmeyi sevmem ama
harbiden bir bok yok. Onu düşünmediğim bir an bile yok ama ben o kadar pasif
kalıyorum ki harekete geçebileceğim anlarda elim sikimde oturuyorum oturduğum
yere(elim sikimde derken abazalıktan değil acizlikten). Yapmam gereken tek şey
bir şey söylemek. Ne olursa. “Naber” bile yetebilir aslında bir muhabbetin
açılmasına ama yok…